ARKADAŞLARIMA SİZ DE KATILIN

22 Mart 2012 Perşembe

Mahir İz Hoca



Mahir İz Hocaya sormuşlar:
-Keskin bir hafızaya nasıl sahip olunur?
-Evladım biz Osmanlı mektebine gittik.Bize ilk gün *;Yolda nasıl yürünür*; bunun kaidesini öğrettiler.Göz ayağın ucunda olacak yürürken.
Gözümüz hep ayağımızın ucundaydı.Hep önümüze bakardık.
Sizler boyuna etrafınıza bakıyorsunuz.
... ... Ona bak, şuna bak.Sizde hafıza olmaz.
Günahı göz işler de belasını gönül çeker.
Gözler bakar, gönül rahatsız olur ve hafıza zayıflar



MAHİR İZ VE TASAVVUF
MAHİR İZ VE TASAVVUF


Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ
(Tasavvuf Akademisyenleri toplantısında sunulan tebliğ metni, 6 Haziran 2009, Marmara Ü. İlâhiyat Fakültesi / İstanbul)

MAHİR İz 1895 İstanbul doğumlu. Babası ilmiye sınıfından Seyyid İsmail Abdülhalim Efendi. Medine ve Ankara kadılıkları yaptı. Annesi de kadı ve şeyhülislâm yetiştirmiş bir aileden.
Tahsilini Babasının görev icabı bulunduğu yerlerde yaptı. Midilli'de başladı, Balıkesir İdadisi ilk kısmında devam etti. Burada babasının yanında getirdiği Bosnalı müderris Mahmud Naci Efendi'den özel eğitim gördü. Medine'de Arapçasını ilerletti ve Rüşdiye'yi tamamladı.
İstanbul'a döndüler. İki yıl Vefa İdadisi'nde okudu. Ankara'ya tayin olunca orada Sultani'den mezun oldu. (1916) (İdadi-Sultani: Lise)
Aynı okulun ilk kısmında Türkçe muallimliğine tayin edildi. Böylece 59 yıl sürecek öğretmenlik hayatı başladı.
Milli mücadele. M. Akif Ankara'ya gelir, onunla birlikte Farsça ve Fransızca metinler okuyup bu dilleri geliştirdi.
TBMM'de dört yıl zabıt kâtipliği yaptı. Bu sırada Ferit Kam'dan istifade etti. 1924'te Sultan Selim'deki İstanbul İmam Hatip Mektebi tarih hocalığına tayin olundu.
Üniversite Tahsili: Eczacılık, Kimya ve Hukuk Fakültelerine birer süre devam etti. Sonunda Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi.
Bu arada Kadıköy Orta Mektebi, Fransız Saint Jan Darc Okulu, Halıcıoğlu ve Kuleli Askeri Lisesi, Üsküdar Paşa Kapısı ve Davut Paşa Orta Mektebi'nde hocalık yaptı. Edremit Orta Okulu müdürlüğü ve (1933) Nişantaşı Orta Mektebi müdürlüğünde bulundu.
Haydarpaşa Lisesi Edebiyat öğretmenliği, İstanbul İmam Hatip müdürlüğü derken, Çamlıca Kız Lisesi Edebiyat öğretmenliğinden 1960'ta, 65 yaşında yaş haddinden emekli oldu.
İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü İslâmi Edebiyat hocalığı, ardından Tasavvuf Tarihi hocalığı yaptı. (1960-70) Özel Fatih Koleji kurucu müdürlüğünü ifa etti. (1965-68).
9 temmuz 1974'te vefat etti, Sahra-yı Cedit mezarlığına defnedildi.
*
Mahir İz iyi bir öğretmen ve sohbet adamıdır. Bir çok sosyal faaliyetlere katılır. Bunlar milli dini vakıflar, cemiyetlerde kuruculuk, üyelik, başkanlık görevleridir.
Eserleri: 1- Tasavvuf. 2- Din ve Cemiyet. 3- Yılların İzi.

20 Mart 2012 Salı

GÜZEL SÖZLER





Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini şaşırmayasın!

*Mevlana/Rumi

12 Mart 2012 Pazartesi

MUTLULUK





Yaşarım mutlu olurum, yaşarım mutlu ederim,
Tabiki mutsuzda olurum ama yaşadığım sürece
Umutsuz, şükürsüz olmam.
Aldatmaya çalışanlar aldanırlar,
Güvenim kaybedilir hep ama ben hep kazanırım.


-Şems-i Tebrizi

11 Mart 2012 Pazar

TEK BİR HAYATINIZ VAR



Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

 Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

 İnsan saatlerce bakabil...ir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa

 Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

 Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

 İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine

Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol behramoğlu

10 Mart 2012 Cumartesi

ALTIN KURALLAR



1-Ucuz araba kullan ama, alabileceğin en güzel evi al.

2-Her zaman ve her ortamda anlatabileceğin üç fıkra öğren.

3-Sevinçlerini sakın erteleme.

4-Eşini çok iyi seç. Çünkü bu seçim mutluluğunun veya bedbahtlığını %90’ını oluşturur.

5-Hergün 30 dakika yürüyüş yap.

6-Her yemekten sonra şükret.

7-Bir arkadaşına sırrını açıklamadan önce iki kere düşün.

8-maaş çekini imzalayan kişileri asla eleştirme.

9-Kaybedecek şeyi olmayan insanlardan kork.

10-Gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur.

11-Çocukların, gelenek sözcüğünü duyduklarında seni hatırlayacak şekilde yaşa.

12-Dinine ait kitabı tam anlamıyla okumak için kendine bir yıl süre tanı.

13-Biri seni kucakladığında ilk bırakan sen olma.

14-Hergün 6 bardak su içmeyi unutma..

15-seni seven insanları koru..

16-Zor da olsa ailenle tatil yapmak için her şeyi dene. Bu tatildeki anılar, hayatındaki en değerli anılardan biri olacak.

17-Kendine yapılmasını istemediğin hiçbirşeyi başkalarına yapma.

18-Başarıya, iç huzura kavuştuğun, sağlıklı olduğun ve sevildiğin zamanı değerlendir.

19-İyi ve başarılı bir evliliğin iki şeye bağlı olduğunu unutma:
a) Doğru insanı bulmak
b) Doğru insan olmak.

20-Ebeveynlerini, eşini ve çocuklarını eleştirmek istediğin zaman dilini ısır.

21-Evliliğini güzelleştirmek için hergün bir şeyler yap.

22-iyilik dolu bir sözü ve iyiliğin etkisini asla küçümseme.

SON SÖZ..

Hayatınızdaki kötü olayları düşünerek vakit kaybetmeyin; Yoksa güzellikleri görmekte gecikebilirsiniz….”

6 Mart 2012 Salı

HANGİSİ FARKLI


Aşağıda beş şekil verilmiştir.Diğerlerinden farklı olan şekli bulunuz..











Aşağıdaki cevabı okumadan önce lütfen şekillere bakıp düşünün.






“B seçeneğini şeçtiyseniz tebrikler! Dorğu cevabı buldunuz.

Düz kenarı olan tek şekil B seçeneği.

Bazılarınız C seçeneğini seçmiş olabilir.

Çünkü diğerleri arasında asimetrik olan bir tek o.

C de doğru cevap.

Benzer bir durum A seçeneği için de geçerli:

Köşesi olmayan bir tek o var. Bu yüzden A da doğru.

D peki? hem düz bir kenara hem de eğimli bir kenara sahip sadece D seçeneği var. Öyleyse D seçeneği de doğru.

Peki ya E?

Diğerleri arasında öklidçi olmayan bir üçgenin öklid bir alandaki izdüşümü olan şekil E seçeneği.

O da doğru cevap bu durumda.

Bu tür bir alıştırmayı okulda göremezsiniz.

Eğitim sistemimiz insanlara neyin doğru cevap olduğunu öğretmek üzere kurulmuştur.

Bir tek doğru cevap olduğu yaklaşımı, düşüncelerimizin en derinlerine kadar nüfuz etmiştir.

Sorun hayatın büyük bir bölümünün böyle olmadığı gerçeğidir.

Hayatımız belirsizliklerle dolu ve aradığımıza bağlı olarak birden fazla doğru cevap var.

Ancak sadece tek bir dorğu cevap olduğunu düşünürseniz bir tane bulduğunuz anda aramayı bırakırsınız.”

-Roger von Oech (Beyninizi Kamçılayın kitabından)


Çoktan seçmeli soru yağmuru altında ıslanmış körpe beyinler, sadece tek bir doğru cevap arayışı içerisinde yaratıcılıklarını yitiriyorlar.

Farklı perspektiflerle düşünme yeteneğimiz, daha biz küçükken öğretmenlerimiz tarafından acımasızca gasp ediliyor.

Oysa, perspektifimizi değiştirip bilgimizle oynayarak olağanı olan dışına çevirebiliriz.

Albert Szent-György nin dediği gibi; “Buluş dediğimiz şey herkesle aynı yere bakıp farklı bir şeyler düşünebilmektir.”


Alıntı

4 Mart 2012 Pazar

HAYAT DERSİ


 

KIZILDERİLİLERDEN YAŞAM DERSİ


.Cherokee kabilesinin yaslilarindan biri hayat, ask ve evlilik uzerine konusurken sunlari soyluyor:


"Icimizde iki kurt var ve bunlarin arasinda da korkunc bir savas var


Kurtlardan biri; korkuyu, ofkeyi, kiskancligi, pismanligi, acgozlulugu, kibiri, kendine acimayi, kuskunlugu,


 asagilik duygusunu, yalanlari, ustunluk taslamayi ve benciligi temsil ediyor.


Digeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylasmayi, comertligi, dinginligi, alcak gonullulugu, nezaketi,


yardimseverliligi, dostlugu, anlayisi, merhameti ve inanci temsil ediyor."


Genclerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor ve yasli adam kisaca cevap veriyor:


"Beslediginiz"

3 Mart 2012 Cumartesi

YAŞAMAK İÇİN ZAMAN KALMIYOR




Ölüm değil beni korkutan !

Boş bir yaşamın ardından varacağım

Yer olması sıkıyor canımı.

Nedir ki ? Kırk yıllar,elli yıllar,çok değil !..

Yedi yaşında başlarsın okumaya,sayma ondan öncesini...

Sonra yıllar yılı gider gelirsin,kara tahtalı değirmene,

Zamanı öğütmek için...


Yirmi iki civarı alırken diplomanı,tüketmiştir

üçte birlik zamanını.

Diploma yetmez !!

İyi bir iş bul gel hele bakalım !

Askerliğini de yap birde,sonra evlen bakalım...

İşte bir on yıl daha uçuyor ansızın.

Yaş oluyor otuz beş !!!

Gerçekten yarısı mıdır yolun ?!

Belki de yarısından da yakın,geriye bakma sakın !


'Hele bir borçlarımızı ödeyelim,sonra daha iyi yaşarız,

şimdilik biraz sabır'' diyor karım Nazife ! ''

''Hele bir başımızı sokacak yuva olsun da,

gerisi kolay'' diyor.

Eee..Bu da doğru hani...


İşte böyle yitiyor hep on seneler,eriyor buzlar misali.

Karım,çocuklarım,tek tük arkadaşlarım...

Ve TV'deki haber spikeri !

Bu kadar çevremdekiler.

Bunlara bakıyor yıllardır gözlerim...


Ellinci yaş günümü kimse fark edemiyor bile...

Ufaklığın diploma töreni var.

Ne biçim alış veriş bu ?

Anlayamadım gitti !

Yapmak istediğim bir çok şey,özlem kapısında yitti...

Hırs ile mutfağa,ne varsa atıştırmak için,

sıcacık bir el tutuyor elimi,''perhiz yapmalısın artık!''

diyor karım Nafize...

Eee..Doğru da söylüyor hani.

Kalan on yılımın bir kaç yılı hastalıkla geçiyor.

Gerisi de torunların peşinde...


Eee,''ulan hani yaşayacaktık !!'' diye bağrıyorum.

''Sakin ol ! Tansiyonun yükselecek'' diyor karım Nazife...

Eee..Doğru da söylüyor hani.


Nedir yaşamın kısır döngüsü anlayamadım gitti.

''İyi yaşadık,hoş yaşadık'' diyor karım Nazife.

''Patronların da pek severdi,çok da çalışırdın hani.

Bak her şeyimiz var,büyüdü sayılır çocuklar da,

daralacak ne derdin var?...Haydi neşelen artık...''

Eee..Doğru da söylüyor hani.

Bir eş,birkaç çocuk,bir ev ve araba,

İşte yaşamın bilançosu...


Hayır,hayır ! Korkuyorum ölümden !!

Boşa geçen bir yaşamın ardından nasıl gidilir oraya ?!

Özgürce çizmeliydim yaşamımı zorda olsa,

Özgürce ulaşmalıydım sona.


Ter basıyor,fırlıyorum yataktan.

''Dönüp durma'' diyor karım Nazife,

yarı uykulu ''Sıkıca örtün de uyu.''


Tüketmek için bunca acele ettiğimiz takvim yapraklarına..

Onca hızla çevirdiğimiz akreplere,yelkovanlara...

Şöyle bir uzaktan baktığınızda,ne hissediyorsunuz ?

''Ne kadarı benim hayatım diye'' soruyor musunuz ?

Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime..

Ya da ben başkalarının ?

''Aynadakinin ne kadarı benim,ne kadarı oynadıklarım ?..''


Sevgiyi koyalım,kum saatinin dolu dizgin akıp giden

kumlarının her bir zerresine.

Çünkü bir tek sevgi var elimizde ;

bunca yıldan damıtılıp gelen...

Yine bir tek o kalacak,yaşanacak yıllardan geriye...

Ötesi yalan