ARKADAŞLARIMA SİZ DE KATILIN

30 Ekim 2013 Çarşamba

25 Ekim 2013 Cuma

DİLENCİ



Bir Kral, sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar.

-Dile benden ne dilersen, diye soran Krala dilenci gülerek;


-Sanki benim her dileğimi gerçekleştircekmiş gibi soruyorsunuz, der.

Kral bu cevaba şaşırır ve sohbet ilerler.

-Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen söyle bakalım, ne istiyorsun?

-Söz vermeden önce iki kez düşünün Kralım, der.

Dilenci sıradan bir dilenci değildir. Kral ısrar eder.

-Ne istersen iste sana verebilirim. Ben güçlü bir Kralım. Yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz, der.

Bunun üzerine dilenci, elinde ki kaseyi Krala uzatır ve;
-Bu kaseyi herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz? diye sorar.

Kral bir kahkaha atar ve vezirine kaseyi altınla doldurmasını emreder. Kase dolup taşmakta ama sonrasında hemen boşalmaktadır. Altınlar, buhar olup uçmaktadır sanki. Kralın onuru kırılır. Bir dilencinin kasesini dolduramadığı ülkede kulaktan kulağa yayılır. Giderek pırlantalar, elmaslar, yakutlar akıtılır kaseye. Ne var ki kasenin dibi yoktur sanki. Dolup taşmasına rağmen kase sürekli olarak boş kalmaktadır. Kral yenik düşmüştür. Dilenciye yakarır.

-Tamam, tamam sen kazandın. Dileğini yerine getiremesim ama lütfen bana kasenin neden yapılmış olduğu söyle, der.

-Çok basit, diye yanıtlar dilenci. İnsan dimağından yapılmıştır. Yani insanın arzu ve isteklerinden. Doymak bilmez oluşu bundandır. Bu gerçeği bir kez kavrarsan yaşantın değişir. İstek dediğin nedir ki! İstek ulaşılana kadar, belli bir süre heyecan veren bir duygudur. Örneğin bir iş istersin... Bir araba....Ev... Eş... Bir başka şey! Tek tek herbirini elde ettiğinde, her şey anlamını yitirir. Neden? Çünkü beynin, onları dışlar. İş senin, araba da garajdadır ve artık istek uyandırmamaktadır. Heyecan, onu elde ettiğinde sönüp gitmiştir. Gene boşluğa düşer, yeni bir istek yaratmak zorunda kalırsın. İstek doyumsuzluk uyandırır ve giderek bir 'dilenci' olursun. Bir istekten bir diğerine çırpınıp durursun. Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini yaratırsın. İsteğin bu yönünü kavradığında yaşamının dönüm noktasındasındır demektir. Bu durum ancak seni mutlu edevek şeyleri dışarıda değil, kendi içinde aradığın zaman gerçekleşir. Ve geçek tatmine ve mutluluğa ancak o zaman erişirsin, der.

 Bir kralın dilenciye, bir dilencinin de krala dönüşmesi an meselesidir. Yaşam, dilenmek için çok kısa....

18 Ekim 2013 Cuma

VASİYET



Ölmek üzere olan yaşlı bir baba, yatağının başına üç oğlunu çağırarak, onlara vasiyette bulunur:

- Oğullarım, ben ölünce, birbirinize düşmemeniz için, size sahibi olduğum 17 deveyi paylaştırmak istiyorum. Miras olarak develerin yarısını büyük oğluma, üçte birini ortancaya, dokuzda birini ise küçük oğluma bırakıyorum.

Babalarının ölümünden sonra, mirası babalarının vasiyeti uyarınca paylaşmak üzere kardeşler bir araya gelirler. Fakat bir türlü işin içinden çıkamazlar. Mirası babalarının istediği gibi pay edemezler. Çünkü 17 sayısı ne 2' ye, ne 3'e, ne de 9'a bölünebilir.

Bu işin üstesinden ancak köyün tecrübeli ehli, yaşlı bilgesi gelir, diye düşünüp ona gider danışırlar. Bilge kişi:

-Benim bir devem var, onu da alıp yeniden hesap yapın! der.

Bu çok şaşıran oğullar, 18 deveyi pay etmeye girişirler. Önce 2'ye bölerler, büyük oğlu 9 develik payını alır. Sonra üçe bölerler, çıkan 6 deveyi de ortanca oğul alır. Daha sonra dokuza böldüklerinden 2 deveyi de küçük oğul alır. Ama bütün develeri paylaştırdıktan sonra ortada fazladan bir deve kalır, yine.

Oğullar bu duruma da bir çözüm getirmesi için yaşlı bilgeye başvururlar. Bilge kişi güler ve:

-İyi öyleyse! der. Sorununuz çözümlendiğine göre, ben de devemi geri alabilirim.

Bilge kişi tıpkı bilgi gibi katalizör olarak girer, çözümü sağladıktan sonra olaydan çıkar. Sorunu çözmede insanlara yardımcı olur, ama kendinden de bir şey eksilmez. Özelikle sevgi ve bilgi verdikçe azalmayan, daha da çok artan, tükenmez bir özelliğe ve güzelliğe sahiptir.

 

11 Ekim 2013 Cuma

CENNET_CEHENNEM

Bir samuray rastladığı bilgeye kafasına takılan bir soruyu yöneltti:
-Cennet nasıl bir şeydir, cehennem nasıl bir şeydir?





Din adamı azarlarcasına karşılık verdi Samuray'a:
-Git başımdan, senin sorularına ayıracak vaktim yok!

Ummadığı bu cevaba bir de yanında ki arkadaşlarının gülmesi eklenince Samuray'm kan beynine sıçradı. Hemen kılıcını çekti ve bilgeye doğru hamle yaptı:

-Şimdi senin o kelleni gövdenden ayıraçağım; sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun?

Din adamı hiç heyecana kapılmadan Samuray'm kendisine iyice yaklaşmasını bekledi. Sonra da Samuray'a sakin bir şekilde seslendi:

-İşte Cehennem budur!

Samuray şaşırdı. Kılıcı havada kaldı. Sonra da onu kılıfına sokarak bir kenara oturup sakinleşmeye başladı. Kendi kendisine söylendi:

-Az kalsın savunmasız bir insanı öldürcektim; üstelik de bir bilgeyi.

Sakinleştikten sonra bilgeye bakarak alçak sesle  konuştu:

-Özür dilerim, efendim.

Bilge gülümseyerek karşılık verdi savaşcıya:

-İşte Cennet de budur.

4 Ekim 2013 Cuma

İNSANOĞLU


















Bilgeye öğrencileri;
-İki sorumuz var, dedi.
-Sorun dedi, bilge.
Öğrencileri birinci sruyu sordu:
-İnsanoğlunun hangi davranışları sizi çok şaşırtır?
Bilge;
-Hepsi. dedi ve sıraladı:
Çocukluktan sıkılırlar. büyümek için acele ederler ama büyüdükçe de çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, sonra sağlıklarını geri almak için kazandıkları paraları verirler.
Yarınlarından endişe ederken bugünü hep unuturlar, dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecek gibi davranırlar ama hiç yaşamamış gibi ölürler.

Öğrenciler ikinci soruyu sordu:
-Peki siz ne öneriyorsunuz?
Bilge düşünmeden cevap verdi:

-Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapmanız gereken tek şey, kendinizi sevilmeye bırakmaktır. İkincisi: Hayatta en çok şeye sahip olmak, asıl zenginlik değildir; asıl zenginlik, en az şeye ihtiyaç duymaktır.
 
Herkese hayırlı cumalar...